TERAPİST ve DANIŞAN ARASINDA GEÇEN KONUŞMA
Terapist:
belki
biraz bana kendinden bahsedebilirsin.
Danışan:
özellikle
hangi konuları anlatmamı istersiniz?
Terapist:
hangi
konudan başlamak istiyorsanız oradan başlayabiliriz.
Danışan:
24
yaşındayım, Gaziantep üniversitesine gidiyorum, mimarlık okuyorum… Ailem
yaşıyorlar ve birbirleriyle evlilik yaşamlarını paylaşıyorlar. Bir kardeşim
var. Mustafa
Benden 2 yıl küçük,
onun epey yakınız. Son zamanlarda tek başıma takılıyorum, iki hafta önce
biriyle beraberdim.
Terapist:
peki
buraya gelmenin nedeni bu mu?
Danışan:
sevgilimden
ayrılmam mı?(gülümseme), keşke. Hayır, sevgilimden ayrılmam çok kolay oldu.
Bizim ayrılığımız iki taraflı bir anlayış çerçevesin de gerçekleşti. Yunus bu
konuda çok medeni ve anlayışlı davrandı. Onunla hala yakın bir arkadaşlık
ilişkimiz sürmektedir. Ve onun yeni sevgilisi… Çok güzel. Ve kızın babasının
Karataş bölgesinde on binası var. Bu yüzden… Çok hoş bana göre. Kusura bakma
kendimi anlatma konusunda gerçekten çok yeteneksizim. Bana soru sormak
zorundasın. Sen o tip terapistlerden misin?
Terapist:
olabilirim.
Neden olmasın.
Danışan:
seni
sitende buldum. Hiçbir yorum yoktu, aslında senin yaşının biraz daha büyük
olabileceğini düşünmüştüm.
Terapist:
yaşı
biraz daha büyük bir terapist mi tercih etmek isterdin?
Danışan:
hayır,
aslında çok iyi gözüküyorsun. Bu iş nasıl? Çok zorlanıyor musun? Özür
diliyorum.
Terapist:
bahsetmeden
edemeyeceğim, buraya geldiğinden beri çok fazla benden özür diledin.
Danışan:
özgün
falan değilim. Sadece biraz kibar davranmak istemiştim.
Terapist:
tamam,
sadece bilmen gerektiğini düşündüm. Hiçbir şey için özür dilemek gibi bir
mecburiyetin yok… bana hangi konuda olursa olsun, istediğin her şeyden
bahsedebilirsin. Beni söylediklerinle gücendiremezsin.
Danışan:
gücendiremez
miyim?
Terapist:
tabi
ki edebilirsin ama söylemeye çalıştığım şey bunu atlatabileceğimdir. Burada
anlatmak istediğim, beni üzeceksin diye kendi duygularını gizleme
Danışan:
tamam
Terapist:
bir
psikologla senin ilk görüşmen mi?
Danışan:
hayır,
daha önce de 10 hafta terapi’ye gittim.
Terapist:
bu
çok kısa bir süreymiş.
Danışan:
eğer
terapist geri zekalının biri olmasaydı. Görüşmeye devam edebilirdim, onun için
görüşme uzun bir süre bile… sanki bu hayatta hiçbir iş kalmamışta psikolog
olmayı seçmiş gibiydi. Ona bakınca “Tamam! Ben psikolog olmak için doğdum.”,
“Ben çok iyi bir dinleyiciyim.” Diye bir izlenimi vardı. Üstünüze almayın
lütfen.
Terapist:
sorun
değil. Devam edin lütfen.
Danışan:
yanındayken yüzüne baktığım da şöyle düşündüğünü anlayabilirim: Bu kız umutsuz
vaka, zaman kaybı olduğunu söyleyebilirim.
Terapist:
neden
böyle bir düşünceye kapıldın.
Danışan:
bilmiyorum.
Gözlerindeki parıltıyı ve kibarlığını gördüğümde böyle bir düşünceye kapılırım.
Bir de bana hep aynı öykülerden bahsederdi.
Terapist:
bu
söylediğin aynı görüşmede mi gerçekleşti.
Danışan:
hayır,
ayrı görüşmelerde anlatıyordu. Bana
Terapist:
bunlar
olurken bile görüşmelere gittin mi?
Danışan:
Evet,
görüşmelere giderek borcumu ödeyebileceğimi düşündüm.
Terapist:
borcumu
ödeyeceğim derken neyi anlatmaya çalışıyorsunuz. Biraz açıklar mısınız?
Danışan:
çok
kibar bir insandı. Uğraşıyordu.
Terapist:
sana
hep anlattığı öykü neydi?
Danışan:
çok
da bir öneme sahip bir öykü olduğunu düşünmüyorum. Aslında bir öykü de değildi.
Daha çok bir fıkraya benziyordu. Psikolog olduğunuz için muhtemelen tahmin
edebiliyorsunuzdur.
Terapist:
belki
de bilmiyorumdur. Bunu anlatmasanız bilip bilmediğimi anlayamayız sanırım
Danışan:
Nasrettin
hoca fıkralarından birini anlatır.
Terapist:
evet,
biliyorum. Sanırım bu öykü klasikleşmiş
Danışan:
her
seferinde anlattığında bana hiçte komik gelmemişti. Görüşmeye gitmediğimde beni
50 defa aramıştı.
Terapist:
görüşmeyi
hangi sebepten dolayı bıraktığını bilmediğinden seni aradığını hiç düşündünüz
mü?
Danışan:
bu
kadar aramasına rağmen benim telefonu açmamam bir cevap aslında, onunla
konuşmak istememe rağmen neden beni arıyor.
Terapist:
görüşmeyi
bıraktıktan sonra onunla hiç konuşmadınız mı?
Danışan:
ona
ne söyleyebilirdim, bilmiyordum. Sadece görüşmeyi sürdürmeyi istemedim.
Terapist:
terapistine
görüşmeyi bırakmanın sadece nedenini merak ediyorum.
Danışan:
sadece
terapistimi üzmek istemedim. Ta… tamam, kadın beni arama konusunda fazla
ısrarcı davrandı. Benim çevremde olan arkadaş ve dostlarım da psikolog’a
gidiyor. Onlar görüşmeye gitmediklerinde sadece bir kere arar. Terapistim bunu
fazlasıyla ihmal etmişti. Başka neden söylemek gerekirse o gerçekten çok geri
zekalı biriydi. O…onu tanıyor musun?
Terapist:
hayır,
sanmıyorum. Neden bunu merak ettiniz?
Danışan:
çünkü
durup durmadan terapistimle geçen 10 haftalık görüşmemizin içeriğini merak
ediyorsunuz. Ve benim sana gelmemdeki asıl amaç senin çevremdeki hiç kimseyi
tanımıyor oluşundur.
Terapist:
sadece
sizin burada ne anlatmaya çalıştığınızı anlamaya çalışıyorum.
Danışan:
sen
kendini fazla kasıyorsun, burada sana hiçbir şey anlatmaya çalışmıyorum. Birde
sen eski terapistimin konusunu açtın.
Terapist:
bu
terapi süreci boyunca seni rahatsız edebilecek konular hakkında sorular
sorabilir miyim?
Danışan:
aman
Allahım ya, sana eski terapistim olan kadının, beni takmadığını ve dinleme
konusunda da sadece rol yaptığını söylemedim mi? Ona kardeşimin bazı sorunların
olduğu ve aileme yardımcı olmadığını söyledim. Onun bana sorduğu şey acaba
kardeşine karşı öfke hissediyor musun? Bu ne ya ben kardeşimi çok seviyorum.
Ben o esna da terapistime: “Şuan seni öldürebilirim kaltak.” Sizi gerçekten
anlamakta zorluk çekiyorum. Ben sanmıştım ki buraya geldiğimde birinin beni
dinleyebileceğidir. Ama sen burada psikolog’culuk oynuyorsun. Sanırım eski
terapistim gibi senle olan görüşmelerimde boşa gidecek.
Terapist:
ben
burada gerçekleşecek görüşmelerimizin nasıl gideceğini tam bilmiyorum. Bunu
ilişkimiz belirleyecek.
Danışan:
tabi
ki düşünmezsin. Tamam, dinle o zaman.
Terapist:
ben
seni anlama konusunda hızlı olmasam da seni dinlediğime gerçekten emin
olabilirsin. Ve bence senin hakkın da birkaç şeyi kavradığımı söyleyebilirim.
Birincisi, bir şeyi her seferinde dile getirmemek. Klasikleşmiş şeyleri
söylemememi ve vaktini iyi değerlendirmemi boşa gitmesini engellememi istemen.
Senin ailene özellikle de kardeşine çok bağlı olduğunu, eğer işler yolunda
gitmezse yalnızlığı seçtiğini söylemiştin. 50 defa seni arayıp ulaşamazsam
bile.
Danışan:
gerçekten
beni 50 defa aramamıştı.
Terapist:
peki
sizin hakkınızdaki konulardan konuşmak için siz hangi sebepten ötürü buraya
geldiniz?
Danışan:
gerçekten
büyük sorunları olan insanlar fazla buraya geliyor mu? Kaç kişi buraya geliyor?
Terapist:
anlayamadım
biraz daha açıklar mısınız?
Danışan:
bilmiyorum.
Mesela ölüm, tecavüz gibi konularda olan danışanlarınız. Bilmiyorum ya
Terapist:
bana
anlatacağın her konunun üstesinden gelebileceğimden emin olabilirsiniz.
Danışan:
önceki
söylediğim şeyleri yaşamadım korkma. Şunu söyleyebilirim ki ben gerçekten
kelimeleri ağzımdan çıkarmaya zorlanıyorum. Yazabilir miyim?
Terapist:
tabi
ki.(yazıp bana uzatıyor) Nasıl hissediyorsunuz?
Danışan:
bıkkınlık,
yorucu
Terapist:
ne
çeşit bir kansere yakalandınız?
Danışan:
aslında
biliyor musunuz? Boş ver ya bu konu akında hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Sadece bir kişinin bilmesini istedim. Kafam çok karışık, 2 hafta içerisinde hal
olunması lazım. Benim çok sayıda planım var halletmen gereken şeyler var. Off
ya çok kötü gözüküyorum.
Terapist:
geceleri
yatabiliyor musunuz?
Danışan:
pek
değil. Uzandığım zaman terler içerisinde banyo yapmış gibi oluyorum sanki. Çok kötü
duruma düşüyorum. Tabi bunu sonucunda yatağım sırılsıklam oluyor. Bu görünüşe
göre hastalığımın sonucunda sık rastlanılan bir semptom.
Terapist:
ne
zamandan beri bundan haberdarsınız?
Danışan:
7
haftadır.
Terapist:
bunu
nasıl öğrendiniz?
Danışan:
fazla
terliyordum. Sınıfta arkadaşlarımızın arasında bu yaşanırken çok utandığım için
hastaneye gittim. Ama orası çok saçma bir yer olduğu için hiçbir sonuç
alamadım. Beni en sonun da biri rötgen çekmem için hastaneye yolladılar ve
sonucunu biliyorsun tabi.
Terapist:
onlara
başka bir yol bulmalarını söyle
Danışan:
bunu
yaparlarken 12 tıp öğrencisi etrafımdaydı. Ve onlar sanki sen yokmuşsun gibi
davranıp dedikodu yapıyorlardı. Bunu anlıyor musun? Sanki senin bedenin
cesetmiş gibi davranıp duruyorlardı.
Terapist:
çok
korkunç gözüküyor. Hiç kanser bilimciyle görüştün mü?
Danışan:
evet,
teşhis konulduğu gün yanına uğramıştım.
Terapist:
tek
başına mı gittin?
Danışan:
evet
Terapist:
oraya
giderken yanınıza hiç kimseyi almayı düşünmediniz mi?
Danışan:
kimi?
Terapist:
bir
dost ya da aile bireylerinde olabilir.
Danışan:
katiyen
hayır, olamaz.
Terapist:
aile
bireylerine hastalığın konusunda bilgi verdiğinde nasıl bir tutum sergilediler?
Danışan:
onların
hala hiçbir şeyden haberleri yok.
Terapist:
peki
bunu kimlerle paylaştın.
Danışan:
sadece
seninle paylaştım.
Terapist: benimle mi?
Başka?
Danışan:
benim
hakkımda hiçbir bilgisi olmayan birine anlattım. Geçenlerde kro dediğimiz biri
arkamdan laf atmaya başladı: “ Fıstık çok tatlısın bana bakım güler misin?” o
esnada arkama bakıp bağırmaya başladım: “Ben kanserim!” diye
Terapist:
yani bu konu hakkında sadece ben ve hiç
tanımadığınız biri tek mi biliyor?
Danışan:
bu
yaşamış olduklarımı tarafsız olarak değerlendirebilecek birileri ya da başımdan
geçen bu talihsiz olayı hiç önemsemeyecek insanlara anlatmak istiyordum. Bunun
nedenini tam olarak bilmiyorum. Belki tedavi olmak istemememden dolayı da
olabilir. Onun için kafam çok karışık bu konuda karar verebilmem için epey bir
zamana ihtiyacım var sanırım. Tedavi seçeneklerini görüp belki sonuçlarına
baktıktan sonrada karar verebilirim.
Terapist:
farklı
tutumlarda bulunacak kimler olabilir? Annen mi? Baban mı? Veya kardeşin mi?
Danışan:
Mustafa
farklı davranışlarda bulunmaz. Ama saldırganlaşabilir.
Terapist:
bu
saldırganlık kime yönelik olur?
Danışan:
ne?
Hayır, hiç kimseye kendisine yansıtabilir.
Terapist:
bana
kendi başına tek hareket etmek istediğin gibi geldin. Tedaviyi tek başına kabul
edip, kendi vücudunu başka birinin eline teslim etmenin ne kadar korkutucu
olduğunu görebiliyorum.
Danışan:
sana
tedavinin seçeneklerini gözden geçirdikten sonra başlayacağımı söylemedim mi?
Terapist:
bu
düşünceler gerçekten kısa süreli kendini motive etmeye yarayan şeyler. Ama bunu
unutmamalısın ki bu düşüncelerinle hastalığını tedavi edemez, hastalığının
ilerlemesini durduramazsın.
Danışan:
ama
arkadaşım böyle söylemiyor.
Terapist:
tedavi
olmayacağını bu düşünceleri birine söylemek için mi buraya geldin? Sigara
kullanıyor musun?
Danışan:
kalabalık ortamlarda kullanmam ama bu konumuzla ne alakası var.
Terapist:
eskiler der ki: “sigara kullanan insanlar, sigaranın onları öldürebileceğini
kabullenmemesinin nedeni sigaranın onları daha önce öldürmemesidir.
Danışan:
hiçbir şey anlamadım. Ne demek istedin.
Terapist:
gerçekten senin böyle bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığını
kabullenebildiğini merak ediyorum.
Danışan:
bu hastalığa yakalandığının farkındayım.
Terapist:
evet,
ne bildiğini soruyorum. Kanser bilimci sana ne dedi?
Danışan:
kritik
bir aşamasında olduğunu ve hemen tedavi görmen gerektiğini söyledi.
Terapist:
ona
güveniyor musun?
Danışan:
hayır.
Terapist:
neden güvenmiyorsunuz peki.
Danışa:
ondan
hoşlanmıyorum.
Terapist:
ondan
hoşlanmamanızın nedeni hastalığınızı teşhis etmiş olması olabilir mi acaba?
Danışan:
sana
seçenekleri değerlendireceğimi söyledim.
Terapist:
Diğer
terapistten hastalığınızdan bahsettiniz mi?
Danışan:
hayır
Terapist:
neden anlatmadınız?
Danışan:
çünkü gerçekten bana fazla bir ilgi göstermediğini söyledim.
Terapist:
bunu
nasıl anladın?
Danışan:
bana
her zaman aynı öykülerden bahsetti.
Terapist:
şu
öyküyü düşünüyorum da Nasrettin hoca yardım istemez, istemez sonunda gidip
birinden yardım istemeyi düşünür. Ama bu kişinin onu aşağılayacağından korktuğu
için kendini aşağılamaya başlar. Bence bu bir adamın zor zamanlarında diğer
bireylere güvenme konusunda sorunlar yaşadığı için anlatılmış gerçek bir
öyküdür.
Danışan:
bu
sadece bir öykü
Terapist:
ama
bunu her zaman dile getirmesinin bir sebebi var. Seni gerçekten dinlemediğini
mi düşünüyorsun?
Danışan:
kadın
çok geri zekalıydı.
Terapist:
olabilir.
Ama beklide senin diğer bireylere güvenmeni ve onlardan yardım istemeni
öneriyor olabilir. Bunu hiç düşündün mü?
Danışan:
bu
söylediğin şeyler saçma sapan şeyler.
Terapist:
bireyler
hayatlarının bazı safhalarında yardıma ihtiyaçları vardır. Bana göre senin
şimdi yardıma ihtiyacın var.
Danışan:
o
kadar konuşmama rağmen hiçbir şekilde beni dinlememişsin.
Terapist:
sadece
bu olayları tek başınıza çözmenize gerek yok. Başkaları ile de paylaşılması
gerektiğini söylüyorum. Bence bunu kanser bilimsi ile konuşmanız gerekiyor. Sizin
farklı seçeneklerinizin olduğunu ona anlatmanız gerekiyor. Ve ailenle paylaşman
lazım
Danışan:
keser
misin şunu kes artık duymak istemiyorum. Ben çıkıyorum, gidiyorum.
Terapist:
süremiz
bitti. İsterseniz diğer görüşme için randevu alalım?
Danışan:
ben
sonra sizi arayacağım.
Görüşme Sizin için Nasıl Geçti?
Görüşmede
bütün duyguları yaşıyor gibiydim. Ama bunu danışana yansıtmamaya gayret
gösterdim. Bunu yaparken de kendimi gizlemek ya da düşüncelerimi karşı taraftan
saklama gibi bir amacım yoktu. İçinde bulunduğum durumu daha iyiye götürmek
için bunu yapmak istedim. İlk başlarda danışanın nasıl bir konu ile bana
geleceğini ve bu konular hakkında neler yapabileceğimi düşündüğümde ciddi
şekilde endişelere kapıldım. Tabi görüşme başlar başlamaz, bu düşüncelerimin
yerini danışanın söyledikleriyle yer değiştirmeye başladı. Çünkü bu
endişelerimin olması, sadece bana özgü bir şeyin olmadığının farkına vardım. Bu
yaşadığımın normal bir durum olduğunu düşününce kendimi tamamen danışan odaklı bir
moda getirmeye gayret ettim. Özellikle de gerçek dışı bir düşünce yığınında
kendimi bulmak istemedim. Genellikle danışanlar bizde sihirli bir değnek varmış
gibi yaklaşırlar. Bunun yaşanmaması için danışanın duymak istediği ya da duymak
istemediği her şeyi terapi etiği içinde ele almaya çalışsam da karşımdakinin,
söylediğim düşüncelerden rahatsız olduğunu gözlemledim. Sadece duymak
istediklerini görüşmede anlatsaydım, danışanın çevresinde bulunan insanların
yaptıkları önerilerden farkım ne olurdu. Diye kendimi irdelemeden edemedim.
Genel itibari ile ele alındığında bu dört yılın eğitim
sürecinin bana nasıl getirisi olduğunu görebiliyordum. Fazla bir deneyime sahip
olmasam da en azında bu görüşmede neler yapmamam konusunda bilgiye sahiptim
diye düşünüyorum. Birbiriyle çatışma halinde olan duygu yığınımı kontrol etmeye
çabalayarak, danışanı sansürsüz bir durumda değerlendirmeye çalıştım. Bunları
yaparken de hem iyi yanlarım hem zorlandığım konuların olması beni çok
sevindirdi. Olayların çözümünün belirli süreç gerektiğini düşününce motive
oluyorum.
Görüşmede Sizin için Neler İyi Gitti?
Görüşme deneyimine öncelik vermek istiyorum. Gerçek bir
danışan olmazsa da olayın içinde nasıl bir tavır takınacağımı deneyim etme
fıtratım oldu. Danışanla konuşunca güven konusunda bazı sorunlar yaşadığının
farkına vardım. Bu güvensizliği alt etmem için öncelikle kurmuş olduğumuz
ilişkinin içinde var olduğumu kendisine benimsettirmeye çalıştım. Var olmayı
şöyle açıklayabilirim. Danışanın duygularını dinleyerek önemsemeye, onu olduğu
gibi kabul etmeye ve anlattığı şeylerin sevgimizi etkilememesine olanak vermemeye
dikkat ettim. Bana göre güven normal hayatımızdaki hava, su gibi ihtiyaçlarımız
kadar önemlidir. Benim buna verdiğim değerden dolayı görüşmede olumlu bir
şekilde yansıttığımı düşünüyorum.
Danışanın söylediklerime karşı dirençler geliştirmesi
doğru yolda olduğumu düşündürdü. Dirençler nedeni ile göstermiş olduğu
tepkilerin danışana hayatıyla ilgili bazı konularda düşündürmeye zorlamaya
ittim. Aslında burada gerçekleştirmeye çalıştığım, danışana bu konuda senin tek
başına bunu yapabileceğin ve terapistin sadece hayatındaki kararlar için araç
görevini üstlendiği mesajlarını şimdiden yükleme amacını, güdüyordum. Kendimi
ifade ederken danışandan fazla bir tepki göstermeye çalıştım. Tabi bu
düşüncemin anlatılanlara karşı tepkisiz kalınması gerektiğini savunmuyorum. Bu
görüşmede ne kadar önyargılı olduğumu gözlemleme zamanım oldu. Ama iyi geçen
tarafı ise şimdi ve burada kullanarak sadece danışanın anlattıklarını
değerlendirdim. Bazı konularda önyargılı olabiliriz ama hiçbir şekilde
karşımdakine yansıtmamak istedim. Görüşmede endişe, korku, heyecan gibi duygu
yoğunluğu yaşasam da bunları danışana katiyen yansıtmadım. Çünkü bunları
kontrol etmeseydim, karşımdakine yansıtsaydım danışanın bana karşı bir güven
zedelenmesi ortaya çıkacaktı.
Sonuç olarak benim için iyi giden, danışanla birlikte
kalarak kendisinin varlığını her seferinde teyit ettim. Önyargılarımı,
gözlemlediklerim ve duyduklarım çevresinde olayları irdeleyerek danışana
yansıtmamaya çalıştım.
Görüşmede Zorlandığınızı Hissettiğiniz Yerler?
Danışanla konuşunca güveni sağlamam gerektiğini
biliyordum. Bu konuda karşı dirençler geliştirmesi beni hayli zor durumda
bırakmıştı. Dirence karşı nasıl bir tavır takınmam gerektiğini tam olarak
bilemiyordum. Ama aktif bir şekilde danışanı dinlediğim için kendisi beni
dinlemiyorsunuz, diğer psikologlar gibi davranıyorsunuz dedikten sonra
kendisinin anlattıklarını teyit etmek için geri bildirimlerde bulundum. Bunu da
yukarıda anlattığım gibi dinlediğimi danışana göstermek için kendisinin tek
başına hareket etmek istediğini, ebeveynlerine bağlı olduğunu, bir şeyi her
seferinde size anlatmamamı ve klasikleşmiş öykülerden size sıkça bahsetmemem
gerektiği konusunda uyardığınızı söyleyerek, onu dinlediğimi kendisine
göstermeye çalışarak güvenin temeli konusunda sağlam bir aşama kat ettiğimi
söyleyebilirim. Epey yerlerde tıkansam da danışanın her seferinde benim bu
tıkanmaları atlatmamda fırsatlar sağladığını ve bunları az da olsa
değerlendirmeye çalıştığımı söylemek yanlış olmaz.
Görüşme devam ederken danışana karşı çok önyargılı
olduğumu gözlemleme fırsatını bulmuştum. Ama bunu nasıl danışana yansıtmamam
gerektiğini tam olarak bilmiyor ve çok büyük zorluklarla karşılaştım. Danışan
olayı anlatırken hemen bazı kararlar olmaya çalışıyordum. Olayın tam olarak
bitmemesi, benim düşündüğüm kafamda kurguladığım düşüncelerin hatalı olduğuna
bir kanat getirmezdim. Ama görüşme ilerledikçe bu düşüncelerimin şekillenmesi
ve çıkmazlara girmeme neden oluyordu. Elimden geldiğince danışana kurguladığım
düşüncelerimi aktarmaya gayret gösterdim. Yani danışana halk ağzı ile eleştiri
ve merak edip soru bombardımanına tutmamakta zorlanıyordum. Benim zor durumda
kaldığın en önemli yerlerden bir tanesi de bu içimde yaşadığım duygu ve düşünce
karmaşasının somatik olarak davranışlarımda gözükmesini engellemek için
kendimle epey bir uğraş içine girdim. Burada biliyordum ki ses rengim, göz
temaslarım, jest ve mimiklerimin danışanla olan ilişkimizi bu süreç zarfında
hayli etkisi olacağıydı.
Sonuç olarak görüşmede sadece danışanla muhatap olmuyordum.
Kendimle de bir savaş içerisindeydim. Bu içimdeki savaş ilk başlarda çok
zorlasa da danışanın anlattıklarıyla kalmamla az da olsa yatıştırmaya
başladığını söyleyebilirim. Bu bölümü okumamın nedeni de kendimi daha iyi
tanımlayabilme isteğidir. Bunun biraz daha süreceğinin farkındayım, aslında bu
bölümün çok güzel yanlarından birinin olduğunu söylemekte fayda var.
Derste İşlediklerimiz Ne Kadar Gerçekleşebildi? Bu Unsurlar Üzerinden Kendinizi Değerlendirin.
Aktif dinlemeyi görüşmede danışana aktardığım şu cümleyle
açıklamak istiyorum. “Ben seni anlama konusunda hızlı olmasam da seni
dinlediğime gerçekten emin olabilirsin. Ve bence senin hakkın da birkaç şeyi
kavradığımı söyleyebilirim. Birincisi, bir şeyi her seferinde dile getirmemek.
Klasikleşmiş şeyleri söylemememi ve vaktini iyi değerlendirmemi boşa gitmesini
engellememi istemen. Senin ailene özellikle de kardeşine çok bağlı olduğunu,
eğer işler yolunda gitmezse yalnızlığı seçtiğini söylemiştin. 50 defa seni
arayıp ulaşamazsam bile.” Burada danışan kendisini dinleyip dinlemediğimi
sınamak için sorduğu soruya cevaben aktarmış olduğum bu düşüncemle orada
olduğumu, varlığını ve kendisine yönelik değerli bir birey olduğunu anlatarak
kendisini önemsediğimi aktarmaya çalıştım. Sormuş olduğu sorunun tuzağına
girmemek için elimden geldikçe yorum yapma da cimri olmaya çalıştım. Merakımı,
terapötik merak üzerinden sonuca ulaşmak için kullanmaya amaçladım ve kendimi
buna göre hazırladım. Mesela “Bu saldırganlık genellikle kime yönelik olur.”
Diyerek kişisel merakımı hep arka planda tutmayı denedim. Burada karşıya bilgi
ya da soru aktarırken açık ve anlaşılır bir üslup kullanmak istedim ki bunların
çoğunu dersi dinlemem sayesinde oldu. Özellikle bunları yaparken üzerinde
titizlik ile durduğum konu kullanmış olduğum kavram veya cümlelerin ikimiz için
aynı anlamlar ifade edip etmediğidir. Zorlandığım konularda da bahsettiğim gibi
danışanın çelişki ve ikilemlerini kendisine hep hatırlattım. Tabi bunu yaparken
de dikkat etmem gereken yerlerin farkında olarak, duygu ve düşüncelerimi
görüşme ambiyansına uygun olacak şekilde bir tonlama ile aktardım.
Danışan kanser olmasına rağmen hastalığını kabul etmediği
için buna benzer eskilerin kullandığı bir söz kullanmamın uygun olacağını
düşündüm. “sigara kullanıcıları, genellikle sigara kullanımından dolayı
öleceklerine ihtimal vermediği için kullanırlar.” Hep yapmak istediğim,
danışanın konularından sapmadan olayları analiz etmektir.
Kendinizi Daha Geliştirmek için Ne yapabilirsiniz?
Bu bölümü okumamın nedenini öncesinde de açıkladığım gibi
ilk aşamam hep kendimi tanımam ve kendime yönelik yatırımlara ağırlık vermek
olmuştur. Bunu yapabilmek için kendime çocukluk yaşlarındaki gelişim azmi ve
inatçılığı dert edinmeye, hedeflemeye çabalıyorum. Bu çocukluk modellemesini de
şöyle açıklayabilirim, çocuk yürümeyi, koşmayı ve bir şeyler elde etmek için
defalarca düşüyor, kalkıyor, hata yaparak öğrendiğini ve kendilerini
geliştirdiklerini görebiliyoruz. Aslında bunu hep düşünmüşümdür. Kendimi hangi
yollarla geliştirebilirim? Bana göre kendinize yakın, aranızda benzerlikler
olan bir idol bularak, bu yolla kendimize çocukluk modellemesini ekleyerek
geliştirebiliriz.
Görüşmede olumsuz sonuçlar alınsa da bunun doğal
olabileceğini düşünmek lazım. Çocuk modellemesinde de olduğu gibi gelişimin
düşme kalkma ile elde edilebileceği inancını kaybetmemek bu şekilde deneyim
kazanarak ilerlenebileceği inancıdır. Gelişebilmek için artı ve eksilerimizi
bilmek lazım. Eksileri artıya artılarımızı da daha çok geliştirmek gerekiyor.
Görüşmede en çok sorun yaşadığım konulardan önyargılı ve ilişkilerde
düşüncelerimi nasıl karşımdakine aktarmam konusunda kendime yatırımların
yapılması bilincine vardım.
Danışanın Anlattıkların Duyduğunuz Temel Temalar
Temalara bakacak olursak danışanın eski psikolog’u ile
yaşamış olduğu görüşmeleri bana anlattı. Kendisinin bu görüşmeyi neden
bıraktığı ve eski terapistiyle nasıl bir ilişki olduğunu sorarak bu ilişkinin
danışanımın benle olabilecek olumsuzluk durumlarının oluşmasına engel olmak
için hep sorgulamayı amaçladım. Eski danışanına karşı bir öfke beslemiş gibi
gözüküyordu. Öfke doğal gelişen bir olaydır ama kendisi yaşamış olduğu ilişkiyi
anlatırken bir öyküden bahsetmişti. Bu öykünün hayatıyla nasıl bir ilintisi
olduğunu, hastalığında olduğu gibi kabullenemiyordu. Onun için kendisinin, her
seferinde bana öyküyü anlatmasını istedim. Başka bir temaya bakacak olursak
kanser bilimcisinin, hastalığını teyit etmesinden dolayı kendisine karşı bir
öfke geliştirmişti. Genel olarak bir değerlendirmeye alacak olursak kendisine
düşüncelerinin yanlışlığını her seferinde söyleyen bireylere karşı bir öfke
besliyordu. Bende burada kendisine, düşünce ve davranışın hatalı olduğunu
söyledim. Çünkü danışan kendisiyle aynı düşünceye sahip bir insan istiyordu ki
bu da yanlıştı. Her insanın bunu dile getirmesi onu doğru yola sevk edeceğini
biliyordum. Danışan ciddi olan hastalığı hep kurguladığı düşünceler ile
ertelemek istiyor ve bunu da yapıyordu. Nasıl bir tedavi görmek istediğini
seçeneklerinden sonra değerlendirdiğini söyleyerek kendisini kandırıyordu. Bu
konuda bir otoriter olmalıydım ki kendisi bunun ciddiyetinin farkına varsın.
Verbatiminizi İncelediğinizde Farklı Yapmak İsteyeceğiniz 2 şey belirtin. Neden farklı yapmak istediniz? Farklı olan nasıl olurdu?
“Ben burada gerçekleşecek görüşmelerimizin nasıl
gideceğini tam bilmiyorum. Bunu ilişkimiz belirleyecek.” Bunu kendi heyecanımla
açıklamak istiyorum. Bulunduğum konum itibari ve danışanın yaşadığı güvensizlik
ilişkileri nedeni ile böyle bir soruyu ilk başlarda söylememem gerekiyordu.
Kesin ve net bir şekilde cevap vermem gerekiyordu bence. Danışan zaten
insanlara karşı bir güvensizlik geliştirmiş onu daha tatmin edebilecek bir
cevap verebilirdim. Mesela bu görüşmenin zaman kaybı olmayacağına dair kesin
bir cevap verebilirdim.
“Diğer terapistten hastalığınızdan bahsettiniz mi?” Ben
bu soruyu tam olarak görmüyorum. Sadece eski terapisti çevresinde kaldığımı bir
nevi gösteriyor. Mesela burada ne yapabilirdim diye düşündüm de biraz daha
açıklama yapmam gerekiyordu. Örneğin danışan tedaviyi hem eski psikolog’u ile
yapmak istemiyor hem de hastalığını kendisine söyleyen kanser bilimcisinin
tedavi yapmasını istemiyordu. Burada şöyle bir soru yönlendirebilirdim. Siz
farklı psikolog’ların ya da farklı kanser bilimcilerin yanına gitsen de durumun
aynı olacağının farkında mısınız?
0 yorum:
Yorum Gönder